DÜN GECE
Henüz hüzün çökmedi yüreğime, aldım çayımı başladım yine yazmaya,
yazdıkça açılmaya, açıldıkça rahatlamaya... Hani dedin ya yazdıklarını
göstermeyecek misin diye al işte başlıyorum bu gece...
Yalnızlığın yüreğimde yoğunlaştığı her gün
her şey anlamını yitiriyordu sanki.
Ve yol yorgunu gibiydim hayattan, yalandan, yasaktan
Bunalmış bağırmak istiyordum.
Ama yüreğime birikmiş öfkenin birazda sükûneti olmalıydım...
Kim bilir hangi anlaşılmaz nedenden ötürü
Eski mutluluklar,
eski sevdalar
yoktu artık hayatımda istemiyordum da zaten.
yüreğim yalnızlığa bürünüp uykuya dalmadan önce
düşünecek birini yaratmıştı artık
her gün anlamını yitiren şeyler
anlam kazanmaya başlamıştı
hayali sevdam…….
sayesinde çok çabuk sarmıştı
ruhumu,
kalbimi,
bedenimi...
Artık hayatında yalanının,
yasağının ortadan kalkması gibi
yüreğimin kararsızlığı da kalkmıştı ortadan.
Ruhum ve kalbim mutluydu ya yüzümün gülmesine gerek yoktu...
Ve Dün gece...
Yarattığım ruh eşimi aldım karşıma
oturduk pencerenin kenarında,
yoğun yağan bir yağmur
ve kulaklarımızın zarını inciten bir rüzgar vardı
hissediyorduk.
Ben susmuştum
o karşımda kitap(BENİ) okuyordu
bana sözlerin anlamını çözebilmek için
biraz daha susup bekledim.
Yanına çağırdı,
yanında kımıldamadan duran yüzümü
sevecen parmaklarıyla yavaşça okşadı
yüreğinde donmuş bir yer
ve gitmek isteyip gidemediği konusunda bir kuşku olmalıydı...
Kendi yalnızlığımla verdiğim savaşta
yalnız çok insan vardı.
Kimi hayallerini, kimi umutlarını kaybetmişti
ve ben şanslıydım...
Gözlerini dudaklarımla öptüm öylece uyuya
kaldık……
Sabah kalktığımda yoktu
bense şimdi akşam olup ruh eşimin gelmesini bekliyorum...